Bu yıl 8 Mart’ta; binlerce kız kardeşimizi kaybetmiş olmanın acısı, kâr hırsının  sonuçlarının “doğal afet, kader” söylemleriyle geçiştirilmeye çalışılmasının öfkesi ve  hiçbir koşulda vaz geçmediğimiz dayanışmanın gücü ile sokağa çıkıyoruz. 

Depremlerin üzerinden bir ay geçti. Ve bu bir ayda: Zamanında arama kurtarma  yapılmadığı için on binlerce insan ölüme terk edildi. Evi, yurdu yıkılan, yakınlarını  kaybeden sayısız insan yeterli ve sağlıklı barınma alanları oluşturulmadığı için  soğukta sokakta bırakıldı. Yalan haberlerle mültecilere yönelik ırkçı saldırılar  yükseltildi. Tırlara seyyar mescit yükleyip götürmeyi ihmal etmeyenlerin, yeterince iş  makinesi, duş, tuvalet götürmeye güçleri yetmedi. 

Bütün afet dönemlerinde olduğu gibi, depremlerden yine en çok kadınlar ve çocuklar  etkilendi. Hijyenik olmayan koşullar sağlık sorunları yaratmaya başladı. Sağlıklı ve  güvenli barınma alanları yaratılmadığı için güvenliksiz koşullarda, korkarak ve her  türlü şiddete açık halde kalmak zorunda bırakıldı. Kız çocukları için istismar riski attı.  Cinsiyetçi iş bölümü daha çok artarak çocukların, hastaların, yaşlıların bakım yükümlülüğünü kadınlara bırakıldı. Ped, temiz iç çamaşırı, sabun, şampuan, temiz  su, duş, tuvalet gibi zorunlu ihtiyaçlara erişimde yaşanan sorunlar yaşam  mücadelesindeki zorlukları kat be kat artırdı. Bebekli kadınlar için özel ve güvenli  alanlar oluşturulmadı, yaşadıkları travmadan kaynaklı sütü kesilen, bebeğini  besleyemeyen kadınlar oldu. Deprem sırasında hapishanelerde olan kadın  mahpuslar hapishanelerde çıkan isyanlarda darp edildi, aileleriyle iletişim kuramadı,  sağlığa erişim sorunları yaşadı. LGBTİ+lar ayrımcılığa ve şiddete maruz bırakıldı,  barınma alanlarına alınmadı. Depremden dolayı hane başına yapılan maddi  yardımlar, erkeklerin hesabına yatırıldı. Aile konutu tahsis edilen ve boşanma  sürecinde olan kadınlar için yoksulluk derinleşti. 

Bütün bu olumsuzluklara rağmen, güçlü ve örgütlü bir iradeyle ilk günden beri  dayanışmayı ilmek ilmek ören yine kadın+lar oldu. Kız kardeşlerimizin yarasına  merhem olmak için, bulunduğumuz her yerde oluşturduğumuz dayanışma ağlarıyla  gece gündüz çalıştık, bu sürecin sonuna kadar da çalışmaya devam edeceğiz.  Dayanışmadan da birbirimizden de hiçbir zaman vaz geçmedik, bu zor zamanlarda  da vaz geçmeyeceğiz. 

Dayanışmamızı yükseltirken, elbette asıl sorumlulardan hesap sormaktan da  yapılması gerekenleri talep etmekten de vaz geçmeyeceğiz. Bu nedenle; 

  • Tüm deprem bölgesinde güvenli prefabrik evlerin, konteyner evlerin, kış koşullarına uygun çadır alanlarının ihtiyacı karşılayacak sayıda ve insani yaşam koşullarında oluşturulmasını, 
  • Sağlık sorunlarının artmaması için yaygın ve kadınlar için ayır, erişilebilir, hijyenik, güvenli, temiz tuvalet ve banyolar kurulmasını,
  • Temiz suya ve elektriğe erişimin kesintisiz olarak sağlanmasını, Her bir kadın+nın her an ulaşabileceği yaygınlıkta; erkek şiddeti, taciz, deprem travması ya da yaşadıkları her türlü soruna karşı psikososyal ve hukuki destek alabileceği, bunun yanı sıra hijyenik ihtiyaçlarını temin edebileceği kadın  merkezlerinin oluşturulmasını, 
  • Depremde iyice artan bakım emeği yükünü kadınların üzerinden alabilecek kreş ve yaşlı bakım evlerinin açılmasını,
  • Kız çocuklarının eğitimden kopmalarının önüne geçmek için destekleyici önlemlerin alınmasını,
  • Mahpus kadınlara psikososyal destek sağlanmasını, açık görüş ve telefon haklarının artırılmasını,
  • 0-6 yaş arasında çocuklarıyla birlikte hapishanelerde olan kadın mahpusların ev hapsi gibi hapishane dışı tedbirlerle tahliye edilmesini,
  • Yakınlarını kaybeden mahpus kadınların yas tutma hakkı gözetilerek mazeret izinlerinin sağlanmasını,
  • Deprem bölgelerinde koruma kararı olan kadınların güvenliğinin sağlanmasını, yaşamsal önem taşıyan kadın sığınaklarının güvenli bölgelere taşınmasını, Kadınlar için yapılan bütün çalışmaların çok dilli olmasını acilen talep ediyoruz. 

Bütün bu yaşatılanları unutmayacağız, sorumlulardan hesap soracağız, birbirimize  sahip çıkacağız, yıkılan her şehirde yaşamı dayanışmayla yeniden kurarak umudu yeşertmeye devam edeceğiz.  

Depremde yaşamını yitiren İHD üyesi yol arkadaşlarımız; Hatay’da Hatice Can,  Adıyaman’da Medine Taştan, Diyarbakır’da Melike Alp ve henüz haber alamadığımız  canlarımız için de 8 Mart’ta yan yana sokaklarda olacağız.