Aile Politikaları ve Kadın Mücadelesi/Direniş Paneli: 2 Mart 2025 Pazar günü Bülent Ecevit Kültür Merkezi’nde
https://www.instagram.com/p/DGlb7hLofzR/?igsh=MTVmOXo1dGQ4bnJ0NQ==
https://www.instagram.com/p/DGlb7hLofzR/?igsh=MTVmOXo1dGQ4bnJ0NQ==
YAŞAMAK İÇİN DİRENİYOR, DEĞİŞTİRMEK İÇİN YÜRÜYORUZ Kadın Danışma Merkezi, Dayanışma Derneği’nde, 25 Ocak 2025 tarihinde, “Dünya Kadın Yürüyüşü Türkiye koordinasyonu” toplantısı hakkında bir sunum yapıldı. Bu yıl, 61 ülkenin katılacağı, 8 Mart’ta Batı Sahra’dan başlayarak, 17 Ekim de Nepal’de bitecek olan, Dünya Kadın Yürüyüşü hakkında, Ankara'da 17-19 Ocak 2025 tarihleri arasında üç gün süreyle
Evrim Kepenek Prof. Dr. Aslıhan Polat, "Travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) kadınlar arasında oldukça yaygındır ve belirtiler arasında kabuslar, uyku sorunları ve toplumsal ilişkilerden uzaklaşma bulunur” diyor. Çözümü “Yüzleşme” olarak gösteriyor. *"Şiddet gören bir kadın, yaşadığı travmayı kimliğinde ve ruhunda derin izler bırakan bir yara olarak tanımlar." *"Travma, kadının benlik saygısını ve hayata bakışını derinden
Meclis başkanına açık mektubumuzdur; İstanbul Sözleşmesi’nin yürürlükten kaldırılmasından bu yana sizlerin de bildiği gibi kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerinde büyük bir artış gözlendi. Kendimizi korumasız hissetmekteyiz. Kadınlar olarak #İstanbulSözleşmesi’nin ruhuna ve uygulamasına ne kadar ihtiyacımızın olduğunu daha net anladığımız bu günlerde size bu çağrıyı yapmayı gerekli gördük. Mektubun tamamı:https://ihd.org.tr/tbmm-baskanligina/ Sayın Meclis Başkanı, Kamuoyuna da
Irkçılık ve ataerkillik olmasa iklim değişikliğinin de olmayacağı görüşünde ısrar eden Hollywood efsanesi, iklim değişikliği yüzünden olası yok oluştan kurtulmak için beyaz erkeklerin hapse atılması gerektiğini savundu. 1960'lardaki Vietnam Savaşı karşıtlığından beri siyasi aktivistliğiyle de gündem olan 85 yaşındaki ABD'li oyuncu Jane Fonda, son yıllarda kendini adadığı iklim değişikliğiyle mücadeleyi Fransa'daki Cannes Film Festivali'ne taşıdı. Cannes'daki 'Rendezvous with Jane
Kamile Yılmaz - 28/01/2023 8 Mart 2012’de 3 ton ağırlığında, 6 metre yüksekliğinde, yazma görüntüsünde, kırmızı, 100 metre kare içine girilebilen bir anıt dikildi. Üstünde lazer ile delinerek 476 kadının adı ve memleketi yazıldı. Bundan sonra gelecek kadınlar için de boş kısım bırakıldı. Bu kadınlar, en yakınları, hatta güvendikleri insanlar tarafından öldürülmüştü. Anıt, 02.09.2010 yılında
Uluslararası Af Örgütü bugün “Türkiye Sözleri Eyleme Geçir” başlıklı bir rapor yayımlayarak Türkiye’de kadın haklarını mercek altına aldı. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı sonrası mevcut yasal çerçeveleri, yasalardaki boşlukları ve yetkililerin uymakla yükümlü olduğu yasa, sözleşme ve standartları inceleyen örgüt, raporda vaatler ve uygulamalar arasındaki boşluklara işaret etti, acil gerçekleştirilmesi gereken tavsiyelerini paylaştı. Raporda dikkat çekici şu tespite
Ülkemizde en çok kadınlar yanıltılır. Kendi yaşamları hakkında, ülkede yaşananlar hakkında her an yanıldığımızı anlarız ya da anlayamayız. Anlamayalım diye bin bir türlü yanıltma yolları denenir. En çok da şu seçme seçilme hakkı konusunda yanıltılırız. Çok kez tanık oldum "Seçme seçilme hakkı kadınlara gümüş tepside sunuldu, o nedenle değerini bilemiyorlar." sözüne. Oysa bu sav doğru
TBMM Adalet Komisyonunda yeni bir infaz yasası değişikliği görüşülüyor, yanında yine çocuk istismarcılarına af teklifi… İlk olarak 2016 yılında meclise getirilen ve tepkiler üzerine geri çekilen, çocuk cinsel istismarı suçunu düzenleyen Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 103. maddesi ile ilgili af girişimi yeniden gündemde. Daha sonra Nisan 2020’deki Covid affı ile ilgili infaz yasası tartışmaları sırasında
One year on since the entire world faced the beginning of the first pandemic of the 21st century, we, women, see the coming of a new March 8, and in this year of 2021, it carries a different weight. For 111 years, this date has been a milestone for women in movement, the women who dare to echo