Kadına yönelik erkek şiddetiyle mücadele eden kadın ve LGBTİ örgütleri, feministler, belediye ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na (ASPB) bağlı kurumlarda kadına yönelik şiddetle mücadele alanında çalışan kadınlar olarak bu yıl 21. kez Kadın Sığınakları ve Da(ya)nışma Merkezi Kurultayı’nda buluştuk. Kurultay “Kadına Yönelik Erkek Şiddeti ile Mücadele Yeni Devlet Politikalarının Neresinde?” başlığı ile 3-4-5 Kasım tarihlerinde Bodrum Kadın Dayanışma Derneği’nin ev sahipliğinde gerçekleştirildi. Kurultaya aralarında kadın örgütleri, LGBTİ+ örgütleri, kamu kurumu ve belediyelerden katılımcıların da olduğu 28 ilden toplam 205 kadın katıldı.
Devletin kadına yönelik erkek şiddeti ile mücadele konusunda yapmaya çalıştığı ve yaptığı yasal-yapısal değişiklikler ve uygulamaların ortaya çıkardığı problemleri ve olumsuz etkileri kadına yönelik erkek şiddeti ile mücadele eden kadın örgütleri olarak yakından izliyoruz. Özellikle 2016 yılında boşanma komisyonu raporunun yayınlanmasıyla çok belirgin bir şekilde açığa çıkan “yeni” devlet politikalarının kadınların boşanma hakkından, cinsel istismara, kadına yönelik şiddetle mücadele araçlarından, nafakaya birçok konuda kadınlardan yana olmayan yasa ve uygulamaları hayata geçirmeye çalıştığını görüyoruz.
Sığınaklara başvuran kadınlar acil barınma ve şiddetten korunma ihtiyacının devamında en çok ekonomik anlamda güçlenmekte zorlanıyorlar. Sosyal yardımların yetersiz ve bu desteklere erişiminin zor olması, özellikle kira yardımlarının tutarsız bir biçimde veril(m)iyor olması ve çocuklu kadınların çalışma hayatına katılmasını destekleyecek çalışma saatleri ile uyumlu, ücretsiz ve erişilebilir kreşlerin olmaması, bu güçlenmenin önündeki en büyük engellerden. Yönetmelikte oğlan çocukları için yaş sınırı hakkında hala bir düzenleme yapılmadığından, 12 yaş ve üzeri oğlan çocuğu olan çoğu kadın, çocuğunu şiddet gördüğü evde ya da sosyal hizmet kurumuna bırakmayı istemediği için neredeyse yaşadığı şiddete katlanmaya zorlanıyor. Kadınların boşanmaları veya nafaka almalarını engellemek için gösterilen çaba, kadınların şiddetten uzak bir hayat kurarken güçlenebilmeleri için gösterilmiyor.
Diyanet İşleri Başkanlığı, şiddet sebebi ile ayrılıklarda şiddet gören kadınların güçlenmesini değil, ailenin bütünlüğünü taraf alan bir bakış açısı ile Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na “ek” çalışmalar yürütüyor. Kadınların şiddetsiz bir hayat kurabilmeleri için hayati önem taşıyan sığınak ve dayanışma merkezlerinde personel azlığı, çalışma ortamlarının fiziki koşullarının yetersizliği, yapısal standartsızlıklar ve bu kurumların sayısının azlığı gibi birçok sorun varken, her fırsatta, bu kurumlar için kullanılmasını talep ettiğimiz bütçe, sosyal yardım adı altında, kadınları yaşlı, hasta ve çocuk bakımı gibi işleri yapmaya, evde, aile içinde olmaya mecbur kılmak için kullanılıyor.
2016’da ilan edilen OHAL kapsamında yayınlanan KHK’larla kurultay bileşeni olan 7 kadın örgütü kapatılarak faaliyetlerine son verildi. Şiddete maruz kalan kadınlarla yapılan görüşmelerin notlarına varana kadar özel belgelerine el konuldu, birçok belediyeye kayyum atandı. Şiddete maruz kalan kadın ve çocukların başvurduğu kadın danışma merkezleri ve sığınaklar kapatılarak yerlerine evlendirme dairesi, dikiş-nakış kursu, güzellik salonu ya da Kuran kursu açıldı. Bu belediyelere bağlı kadın danışma merkezlerinin ve sığınakların çoğu kapatılmış olmasına rağmen, yerlerine hala yenileri açılmıyor.
Özellikle 2014 yılındaki TCK değişikliği itibariyle kadınların ve çocukların cinsel dokunulmazlığına yasal değişiklikler yoluyla devam eden müdahalelerin, gündelik hayatta doğurduğu sonuçları görüyoruz. Cinsel saldırı ve çocuk istismarı suçlarına ilişkin ceza artırılmasına yönelik tartışmalara karşın, bu suçların önlenmesine yönelik çalışmaların, cezaların ağırlaştırılmasından daha sonuç odaklı, elzem ve öncelikli olduğunu tekrarlıyoruz.
Son dönemde 6284 sayılı yasaya ilişkin birçok ihlal ve yanlış uygulama ile karşılaşıyoruz. İstanbul Sözleşmesi’ne aykırı olmasına rağmen kadına yönelik erkek şiddeti vakalarında kadınlar, erkeklerle uzlaşmaya sevk ediliyorlar. Göçmen/mülteci kadınlar, engelli kadınlar, çoklu ayrımcılığa uğrayan şiddete maruz kalmış kadınlar, şiddetten kurtulmak üzere başvurduklarında cinsel kimlik ve yönelimlerinin sorgulanması, başka ülke vatandaşı olması, engellilik durumları, mültecilik/göçmenlik durumları, kadınlardan şiddete ilişkin rapor/belge istenmesi, sığınak kabullerinin yapılmaması gibi yasaya aykırı bir takım uygulamalarla karşılaşıyorlar. Yaşadıkları şiddetten kurtulmak isteyen kadınların önüne çıkarılan ve yasaların uygulanmasında ayrımcılık içeren bu “ikincil” engelleri kabul etmiyoruz.
Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddete Karşı Eylem Uzman Grubu – GREVIO’ya ait rapor 15 Ekim 2018’de yayınlandığı halde Türkçesi bir aydan uzun süredir bakanlık tarafından yayınlanmadı. Rapor, İstanbul Sözleşmesi kapsamında Türkiye’ye önerdiği tavsiyelerin kamuoyunda değerlendirilebilmesi için bir an önce aslına uygun bir şekilde Türkçe’ye çevrilmeli ve kamuoyu ile paylaşılmalıdır.
Bizler, 21. Kadın Sığınakları ve Da(ya)nışma Merkezleri Kurultayı’nda bir araya gelen kadınlar, kadın ve LGBTİ+ örgütlenmeleri olarak yaşam alanlarımızı tehdit eden erkek şiddeti ile mücadelemizden ve bu mücadelemiz sonucunda elde ettiğimiz haklardanvazgeçmeyeceğimizi, mevcut haklarımıza yönelik hiçbir kısıtlama ve müdahaleyi kabul etmeyeceğimizi bir kez daha ilan ediyoruz. Kadına yönelik erkek şiddetiyle mücadelemizin devamlılığını etkin bir şekilde sağlayabilmek adına kurultayda ortaklaştığımız taleplerimizi kamuoyu ile paylaşıyoruz:
- Devlet yetkilileri, hükümet ve muhalefet sözcüleri kadın erkek eşitsizliğini ve erkek şiddetini yeniden üreten ve pekiştiren cinsiyetçi dilden vazgeçmeli.
- Kadınların şiddetle mücadele etmelerindeki en önemli araçlardan olan kadın da(ya)nışma merkezleri ve sığınaklar için hem bakanlık hem de yerel yönetimlerce ayrılan bütçe artırılmalı, şeffaf olarak yönetilmeli ve mevcut bütçe toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı hale getirilerek bütçenin planlama aşamasında bağımsız kadın örgütlerinden bu konuda görüş alınmalı.
- Kadına yönelik şiddet ve cinsel suçlara ilişkin verileri detaylı bir şekilde anonim olarak tutulup raporlanarak belirli aralıklarla kamuoyuyla paylaşılmalı ve bu bilgiler istatistiksel biçimde erişilebilir olmalı.
- Nafaka konusunda mevcut yasal düzenlemeler korunmalı ve kadınların nafaka konusunda karşılaştıkları sorunlar üzerine çalışmalar yapılmalı ve mağduriyetleri telafi edilmeli.
- Devlet, uluslararası yükümlülüklerini yerine getirerek nafaka ile ilgili verileri detaylı bir şekilde anonim olarak tutup raporlayarak belirli aralıklarla kamuoyuyla paylaşmalı ve bu bilgiler istatistiksel biçimde erişilebilir olmalı.
- Devlet, İstanbul Sözleşmesi’ndeki sorumluluğu gereğince GREVIO raporunu ivedilikle aslına uygun olarak Türkçe’ye çevirmeli ve kamuoyu ile paylaşmalı.
- GREVIO raporunda yer alan tavsiyelerin hayata geçirilmesi için bağımsız kadın örgütlerinin de katılımıyla bir eylem planı hazırlanmalı, var olan eylem planı raporda yer alan tavsiyelere uygun şekilde revize edilmeli.
- Türkiye, GREVIO Komitesi için uygun bir adayı, kadın örgütlerinin tavsiyesine uygun olarak göstermeli.
- Psikolojik şiddet de dahil olmak üzere kadına yönelik şiddet barındıran iş hukuku davaları zorunlu arabuluculuk kapsamından çıkarılmalı.
- CMK 253. maddesinin değiştirilerek kadına yönelik şiddet içeren dosyaların uzlaştırma kapsamı dışında kalması için gerekli düzenleme yapılmalı.
- Mevcut uygulamalar ciddi hak ihlalleri içerdiği için uzlaştırmacılar ve arabuluculara kadına yönelik şiddet, kadın hakları, cinsiyet eşitliği, toplumsal cinsiyet konularında düzenli eğitimler verilmeli, polis, imam, vaiz/vaize ve adliye personeli uzlaştırma görevlerinden çıkarılmalı.
- Kadınların şiddetten korunmaları ve kurtulmaları içi hayati bir önemi olan 6284 sayılı kanunun kamuoyunda bilinirliğinin artırılması için kamu spotları yayınlanmalı; kanuna ilişkin bilgiler eğitim müfredatına, hizmet içi ve meslek eğitimlerine alınmalı, kanunun Türkiye’de yaşayan göçmen/mülteci kadınlar da dahil tüm kadınlar için uygulanabilir olduğu ve bu kadınların Kanun’dan yararlanabilmesi için yasa uygulayıcıların ve bu destekleri verenlerin bilgi eksikliğini gidermek üzere çalışmalar yapılmalı.
- Baroların staj, adli yardım ve CMK eğitimlerinde 6284 sayılı kanun, İstanbul Sözleşmesi, CEDAW ve toplumsal cinsiyet konuları zorunlu olmalı, adli yargı personeliningördükleri vaka sayısına kota konulmalı ve gerekli eğitim ve süpervizyonları almaları desteklenmeli.
- 6284 sayılı kanun kapsamında verilen tedbirlerin süresinin giderek kısalması sonrası koruma mekanizmalarının etkisini yitirmesi sebebiyle bu uygulamadan vazgeçilerek kadınlara ihtiyaçlarına uygun süre ile ve etkili koruma kararları verilmeli.
- Kamu personeli, sağlık, kolluk vb. gibi meslek gruplarından kişilere cinsel istismarın önlenmesine yönelik eğitimler verilmeli.
- Her il ve ilçede Çocuk İzleme Merkezi ve adli görüşme odaları kurulmalı, cinsel istismar ve ihmale maruz kalmış çocukların ifadeleri alınırken yasada geçen gerekliliklerin (ifadenin psikolog eşliğinde görüntü ve ses kaydı alınarak ve bir defada verilmesi) yerine getirilmesi için Adalet Bakanlığı ilgili hakim ve savcılara genelge göndermeli, bu konuda hazırlanan muayene raporlarının içerik ve yöntemi konusunda Türkiye Tabipler Odası’nın ilgili biriminden görüş alınmalı.
- Her da(ya)nışma merkezi ve sığınakta çocuk odaları açılmalı, her mahallede geçici çocuk evi kurulmalı.
- Farklı illerdeki ŞÖNİM’ler arasında fiziksel koşullar, çalışan nitelikleri ve çalışma pratiklerindeki ayrılıkları engellemek için bir standart getirilmeli, ŞÖNİM’lerin koşulları ve çalışmaları kadınların bilgilerinin gizliliğinin korunduğu ve kadından yana bakış açısı ile etkin hizmet verecek hale getirilmeli.
- ŞÖNİM ve belediyelerin da(ya)nışma merkezlerine ve sığınaklara yeterli bütçe ayrılmalı, kapatılan da(ya)nışma merkezleri ve sığınaklar yeniden açılmalı, ŞÖNİM, sığınak ve dayanışma merkezi olmayan il ve ilçelerde bu birimler açılmalı, mevcut birimlerin sayıları artırılmalı ve yereldeki kadın örgütlerinin bu alandaki çalışmaları desteklenmeli.
- Kadına yönelik şiddetle mücadele alanında yönetmeliğe uygun olarak sosyal hizmet uzmanları ve psikologlar gibi alanla ilişkili kadın meslek elemanları özellikle istihdam edilmeli, bu kişilerin yıpranma payları göz önünde bulundurularak personel ücretlerinde düzenleme yapılmalı.
- ŞÖNİM’ler ve belediyelerin danışma merkezleri ve sığınaklarında tercüman bulundurulmalı, kadınların ana dillerinde destek alması sağlanmalı. İstanbul Sözleşmesi’ne uygun olarak kadınların göçmen/mülteci olmasına bakılmaksızın aynı hizmetten yararlanması sağlanmalı ve yapılan çalışma göçmen/mülteci kadınların özel ihtiyaçlarına uygun hale getirilmeli.
- Barınma ihtiyacı olan yoksulluğa düşen ya da kalacak bir yere ihtiyacı olan kadınların barınma ihtiyaçları için sığınak dışı çözümler geliştirilmeli.
- Sığınağa giden kadınlarla iletişime geçmek isteyen koca ya da (doğrudan şiddet uygulamamış olsa da) diğer aile üyelerinin görüşme talepleri/dilekçelerinin kadınlara iletilmesinin kadınlar için bir arabuluculuk, vazgeçirme ve psikolojik şiddet pratiği olabileceği göz önünde bulundurularak, kadınların kendileri isterlerse bu kişilerle zaten iletişime geçebileceklerinden hareketle bu “iletişim talebi iletme” uygulamasından vazgeçilmeli.
- Her mahallede, yeni doğanlar için de dahil olmak üzere, çalışma saatleri ile uyumlu, ücretsiz ve erişilebilir kreşler açılmalı.
- Şiddet alanında çalışma yürüten tüm çalışanlar için süpervizyon desteği zorunlu hale getirilmeli ve bu destekler için ayrıca bütçe ayrılmalı, kurumlardaki meslek elemanları düzenli olarak eğitimlerine devam etmeli, personel değişikliklerinde de yeni personel öncelikle toplumsal cinsiyet eğitimine tabi tutulmalı.
- Şiddet çalışması yapan kişilerin danışan sayısı için dünya standartları baz alınmalı, başvurunun yoğun olduğu yerlerde çalışmanın verimli ilerleyebilmesi için çalışma yürüten personelin danışan sayısı değil, personel sayısı artırılmalı.
- Belediyelerde kadına yönelik şiddetle mücadele stratejik planının yazılması, izlenmesi için ayrı birimler ve şiddetin önlenmesine yönelik bir danışma kurulu oluşturulmalı, bu birimlerde bağımsız kadın örgütlerinden temsilciler olmalı, yerel yönetimlere bağlı kent konseylerinde kadın örgütlerinin temsilcileri doğal üye sayılmalı.
- Kadına yönelik erkek şiddetiyle mücadelede yıllık bazda yerel eylem planı yapılmalı, yerel yönetimler tüm çalışma, uygulama ve hizmetlerinde toplumsal cinsiyet eşitliğine aykırı dil kullanmamalı, belediye çalışanlarında şiddet uygulayan varsa diğer iyi örneklerde olduğu gibi şiddet uygulayıcıya belediye üzerinden yaptırım uygulanmalı.
- Alo şiddet hattı yerel yönetimlerde 7/24 uygulanmalı ve tüm mahallelere acil durum butonu konulmalı.
- Sığınaktan ayrılan kadınlara verilen süreli sosyal ekonomik destekler kadının çocuğu olup olmadığına bakılmaksızın sağlanmalı ve şiddet sonrası kadınların güçlenebilmelerine dair sosyal politikaların gerektirdiği bütçe ayrılmalı.
- Kreş ve Gündüz Bakımevleri Yönetmeliğinde yer almasına rağmen ücretsiz kreş hakkına erişimin güçlüğünden hareketle kreşlerin sayıları arttırılmalı, özel kreşlere ayrılan kontenjanların kullanımının takibi yapılmalı.
- Sığınaklarda yetersiz personel sebebiyle çocuk-ergen çalışmasının nitelikli şekilde yürütülmediği göz önünde bulundurularak 12 yaş üstü oğlan çocuklarıyla birlikte sığınağa başvuran kadınlar için 6284 ve ”Kadın Konukevleri Yönetmeliğinde” yer alan kadının can güvenliği riski aranmaksızın ayrı bir ev sağlanarak destek çalışmasının yürütülmesini kapsayan madde işletilmeli .
- İlk Adım Merkezlerinin sayısı ve buralarda çalışan personel sayısı artırılmalı, bu merkezlerdeki çalışma kadınların ve çocukların akut ihtiyaçlarını karşılayabilecek şekilde yapılandırılmalı.
- 6284 sayılı yasa göçmen/mülteci kadınlar da dahil olmak üzere Türkiye’de bulunan tüm kadınlar için uygulanabilir olduğundan; göçmen/mülteci kadınlardan, destek alabilmeleri için darp raporu vb. resmi evraklar talep edilerek yasanın uygulanmasında ayrımcılık yaratılmamalı.
- Gizlilik kararlarının kadınların eğitim, sağlık ve kamu hizmetlerine erişimde engel çıkarmayacak şekilde uygulanabilmesi gerekli altyapı oluşturulmalı ve kadının bütün kurumlardan gizlilik kararı kapsamında hizmet alımı kolaylaştırılmalı.
- Sığınakta kalan kadınların güvenliğini sağlamak gerekçesiyle koyulan sınır ve kuralları içeren mevzuat, kadınların güçlenmesini destekleyen ve insan haklarına aykırı uygulamaları içermeyecek şekilde düzenlenmeli.
- Belediyelerde eşitlik birimi ve kadın müdürlükleri açılmalı, sığınaklar ve dayanışma merkezleri eşitlik birimi veya kadın müdürlüklerine bağlı birimler olmalı.
Kadın Sığınakları ve Da(ya)nışma Merkezleri Kurultayı Bileşenleri*
- Adana Kadın Dayanışma Merkezi ve Sığınma Evi Derneği (AKDAM)
- Antalya Kadın Danışma Merkezi ve Dayanışma Derneği
- Aydın Söke Kadın Sığınma Derneği
- Bodrum Kadın Dayanışma Derneği
- Buca Evka-1 Kadın Kültür ve Dayanışma (BEKEV)
- Çanakkale Kadın El Emeğini Değerlendirme Derneği ve Kadın Danışma Merkezi (ELDER)
- Çiğli Evka-2 Kadın Kültür Derneği (ÇEKEV)
- Edirne Kadın Merkezi Dayanışma Derneği (EKAMEDER)
- Engelli Kadın Derneği (ENG-KAD)
- Fethiye Kadın Dayanışma Derneği
- İzmir Kadın Dayanışma Derneği
- Kadın Dayanışma Vakfı
- Kadınlarla Dayanışma Vakfı (KADAV)
- Kapatılan Adıyaman Kadın Yaşam Derneği’nden Kadınlar
- Kapatılan Ceren Kadın Derneği’nden Kadınlar
- Kapatılan Gökkuşağı Kadın Derneği’nden Kadınlar
- Kapatılan Muş Kadın Çatısı Derneği’nden Kadınlar
- Kapatılan Selis Kadın Derneği’nden Kadınlar
- Kapatılan Van Kadın Derneği’nden (VAKAD) Aktivist Kadınlar
- Koza Kadın Derneği
- Mersin Bağımsız Kadın Derneği (BKD)
- Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı
- Mor Salkım Kadın Dayanışma Derneği
- Muğla Emek Benim Kadın Derneği
- Şanlıurfa Yaşamevi Kadın Dayanışma Derneği
- Uluslararası Göçmen Kadınlar Dayanışma Derneği (UGKDD)
- Yaşam Kadın Çevre Kültür ve İşletme Kooperatifi (YAKA-KOOP)
*Kadın Sığınakları ve Da(ya)nışma Merkezleri Kurultayı bileşeni olan Adıyaman Kadın Yaşam Derneği, Ceren Kadın Derneği, Gökkuşağı Kadın Derneği, Muş Kadın Çatısı Derneği, Muş Kadın Derneği, Selis Kadın Derneği ve Van Kadın Derneği’nin faaliyetine 22 Kasım 2016 tarihli Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameyle (KHK/677) son verildiğinden bu örgütlerin imzası Sonuç Bildirgesi’nde yer alamamaktadır.