Kadınların politika, karar ve uygulama süreçlerine katılımı bakımından Adana Büyükşehir, Seyhan, Çukurova ve Yüregir Belediyeleri

Kadın Koalisyonu + Sivil Düşün

 

ÖZET

Bu rapor, kadınların, yaşadıkları yerleri belirleyen politikalara müdahale etme biçimlerine dairdir. Bu müdahale, politika karar ve uygulamalara yön verebilmek, aslında kadınların kendi yaşadıkları yerleri belirleyebilmesi anlamına geliyor. Ancak böyle bir müdahale kadınların kendi ihtiyaçlarına göre bir yaşam alanı yaratabilmelerinin, kendi hayatları üzerinde söz sahibi olabilmelerinin yolunu açar.

Yaşanan yer, gündelik hayat, eşit ve özgür bir yaşamın varlığı ya da yokluğunun ilk işaretlerini verir. Burada belirleyici alanlardan biri belediyelerdir çünkü yaşadığımız yerlere dair politika ve uygulamalar hayatlarımızı doğrudan ve hemen etkiler. Evde ya da sokakta ne yaşadığımıza, hangi hizmetlerden ne kadar yararlanabildiğimize, mekânın planlanmasından ulaşım koşullarına, parkın, bahçenin, yeşil alanın oranından, sokağın ışıklandırılmasına, kreşin, pazar yerinin açılmasına, kaynakların kimler için nasıl kullanılacağına dair karar, politika ve uygulamalar hayatımızın da zorluğu ya da kolaylığı, genişliği ya da darlığı demektir. Bu sebeple, hayatımızı, yaşadığımız yeri biçimleyebilmenin bir yolu bu karar, politika ve uygulamaları birlikte şekillendirebilmek, diğer bir deyişle bu süreçlere müdahil olabilmektir. Bu süreçlerde yer alabilmek. Dolayısıyla bunlara katılabilmek hayatımıza sahip çıkmanın, eşit ve özgür olmaya giden yolun olmazsa olmazlarındandır.

Müdahil olmanın çeşitli araçları vardır ve belediyeleri izlemek de bunlardan biridir. Ancak, bu kapsamda “izleme” adını verdiğimiz araç bazı kriterler üzerinden kontrol listesi oluşturmak anlamına gelmez. Bir ‘uzmanlık’ alanı olarak belirlenip teknik bir işe de indirgenemez. Yaygın olarak gerçekleştirilen birçok çalışmadan farklı olarak izlemenin politik anlamını teslim etmek politikanın özneleriyle mümkündür. Kadın örgütlerinin yıllardır yaptığı birçok izleme çalışmasında olduğu gibi. İzleme, kadınların kendi hayatları ile belediyenin yaptığı iş arasında bağlantı kurmak, belediyenin sahip olduğu erkin kullanımını toplumsal cinsiyet eşitliğinden doğru değiştirecek müddahaleyi yapmak anlamına gelir. Bu da belediyenin neyi, nerede, kiminle nasıl yaptığına bakmayı, sorgulamayı gerektirir. Ve tabii kadınların, sürecin içinde doğrudan yer alarak belediyenin yaptığı şeyle kendi hayatları arasındaki mesafeyi ortaya koyup göstermelerini, dahil olacakları bir planlama, eyleme haline işaret edip zorlamalarını. İzlemenin kadınları ve kadınların hayatını esas alan bir sonuç yaratabilmesi ancak kadınları ve kadınların hayatını nesne değil olayın öznesi yapan bir izleme mekanizmasının varlığında mümkündür. Bu rapor, işte, kadınların kendi hayatlarına ve kendi mekânlarına dair politikaları oluşturacak ve bu politikaları belediyenin politikası haline getirecek bir aracı kullanma hikâyeleridir.

Bu çalışmanın amacı izlemeyi bir katılım aracı olarak kullanarak kadınların ve kadın örgütlerinin yerel siyasete katılımlarını güçlendirmek, politika üretmek ve dönüşüm gerçekleştirmektir. Bu dönüşüm hem izlemeye konu olan belediyeleri hem de kadın örgütlerinin kendilerini içermektedir. Bu izleme çalışması ile izlemeyi gerçekleştiren kadın örgütleri uzun yıllardır adını “izleme” koymadan da olsa gerçekleştirdikleri çok sayıda çalışmadan elde ettikleri deneyimi daha yapılandırılmış bir içeriğe dökmüş, izleme sürecini ve izlemenin çıktılarını kullanarak belediyelerle diyaloglarını güçlendirmiş, “politika” yapmışlardır. Bu sürecin önemli etkilerinden biri, sürecin kendisinin kadınları ve kadın örgütlerini güçlendirmesi, hayatlarına ve yaşadıkları yere sahip çıkma iradelerini belgelemesi olmuştur.

Bu süreci somut olarak ortaya koymak gerekirse; “Kadınların Politika, Karar ve Uygulama Süreçlerine Katılımı Bakımından Adana Büyükşehir, Seyhan, Çukurova ve Yüreğir Belediyeleri” çalışması, Kadın Koalisyonu’nun 2001’den beri sürdürdüğü yerel siyaset ve seçim izleme çalışmalarının bir uzantısı olarak 2012 yılında başladı. 2012 ve 2013 yıllarında nasıl bir izleme çalışması yapılacağına yönelik çerçevenin netleşmesi ve izleme için gerekli donanımı güçlendirmeye yönelik hazırlık çalışmalarının tamamlanmasının ardından, 2014 yılında sürecin izleme ayağına geçtik. 2014-2016-2017 yılları arasında gerçekleştirdiğimiz izleme çalışmasını 2017 ve 2018 yılında raporlaştırdık ve güncelledik.

Bu çalışmanın herhangi bir izleme çalışmasından önemli bir farkı yöntemiydi. Yaşadıkları yerde politika yapan, toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesi veren kadınlar, izleme sürecinin de yürütücüleriydi. Üstelik sadece danışılan, görüşlerine ya da ilişki ağlarına başvurulan ‘yardımcılar’ değil, her aşamasını gerçekleştirenlerdi. “Uzmanların” ya da “akademisyenlerin” yetki ve beceri alanına sıkıştırılma eğilimi giderek yaygınlaşan bir konu olarak izlemenin, tam da bu meselenin mücadelesini veren kadınlar tarafından yapılması işin politik anlamını teslim etmekti. Kadın örgütlerinin yıllardır yaptığı şeyin altını çizmek, bu ‘politik anlamı’ bir kez daha görmek ve göstermek kadınların yola çıkış hikâyelerini de hatırla(t)maktı. Bu izleme çalışmasının farkı ve önemi, izlemenin bir avuç uzman tarafından değil doğrudan o hizmetlerin kullanıcısı olan, biribirinden farklı örgütlere mensup kadınların geniş kollektif katılımıyla gerçekleştirilmiş olmasıydı. Bu bakımdan yerel hizmetlere kadınların katılımını izleme çalışması aynı zamanda katılımın da kapılarını açan bir çalışma oldu.

Çalışma, aynı zamanda Türkiye’nin parçası olduğu uluslararası sözleşme ve mekanizmalar açısından da önem taşımaktadır. Sivil toplum örgütlerinin, özellikle de kadın örgütlerinin izleme süreçlerine katılımındaki kısıtlılıklar Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımclılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW) kapsamında düzenlenen 7. Gözlem Raporunda dile getirildiği gibi kadınların ve kadın örgütlerinin yerel politika, karar ve uygulama süreçlerine katılımı Avrupa Belediyeler ve Bölgeler Konseyi (CEMR) tarafından oluşturulan Yerel Yaşamda Avrupa Kadın Erkek Eşitliği Şartı kapsamında da altı çizilen bir kentsel haktır. Bu sebeple, gerçekleştirdiğimiz çalışmada kullandığımız katılımcılık odaklı yöntemi ve aynı zamanda çalışma kapsamında odaklandığımız “kentsel haklar ve kadın hakları bağlamında kadınların ve kadın örgütlerinin politika, karar ve uygulama süreçlerine katılımını izleme” konusunu uluslararası taahhütlerin izlenmesi açısından da önemli buluyoruz.

Bu çalışmanın, yöntemi, elde ettiği çıktılar ile yerel yönetimlere ve kadın örgütleri başta olmak üzere sivil toplum örgütlerine ilham vermesi ve aramızdaki diyaloğu güçlendirmesi dileği ile…

Raporun tamamını okumak için tıklayınız