Geçtiğimiz hafta içinde kadınların eşitlik taleplerine, kazanımlarına ve bedenlerine, dört kamu görevlisi tarafından “erk”ek olmanın konforuyla hukuka ve vicdana sığmayan saldırılar gerçekleştirilmiştir.

Bir yanda 8 Mart 2016’da dönemin 16 kadın rektörü ile birlikte açıklamış olduğu toplumsal cinsiyet eşitliği tutum belgesinin “toplumsal değerler ve kabuller ile mütenasip olmadığını ve toplumca kabul edilmediğini” ilan eden Yükseköğretim Kurulu Başkanı Yekta Saraç.

Öte yanda, kadın düşmanı bir dil ve söylemle yoksulluk nafakasına ilişkin hukuk dışı ve maddi gerçeklikten uzak görüşler ifade eden, yerel mahkemelerin kararlarını denetlemekle sorumlu Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin başkanı Ömer Uğur Gençcan.

Ve bir diğer yanda, Ankara’da kolluk kuvvetleri tarafından gözaltına alındığında cinsel tacize uğrayan kadının “babasının FETÖ suçlaması ile görevinden ihraç edildiği” bilgisine yer verilen emniyet müdürlüğü açıklaması ve halen hiçbir soruşturma geçirmeksizin görevine devam eden polis memuru.

Son olarak ise, gözaltına alınan bir kadına yönelik taciz olayında, yaşanan saldırıyı kınayan bir açıklama yapması ve polis memurunu derhal açığa alarak hakkında soruşturma başlatması beklenirken, adeta taciz mağdurunun tacizi “hak ettiği” şeklinde tacizi meşrulaştıran, tacize karşı çıkanları ötekileştiren, terörize eden, tacizcileri koruyan bir dille açıklama yapan içişleri bakanının sözleri.

Bir haftaya sığan ve bizzat karar mercilerinde yer alanlardan gelmiş bu dört açıklamanın; cinsiyetçi yaklaşımlardan, kadına yönelik şiddet ve işkence olaylarında uygulanan cezasızlık politikalarından, beslenmekte olduğunun farkındayız. Bu nedenle de;

İstanbul sözleşmesi başta olmak üzere birçok uluslar arası sözleşmeye açıkça aykırı açıklamalarda bulunan, objektif ve hakkaniyete uygun karar tahsisinin mümkün olmadığı ve eşitlik bilincini taşımadığı düşüncesiyle Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Başkanı Ömer Uğur Gençcan’ı,

Emrindeki, kolluk kuvvetlerinin pervasız saldırılarına kol kanat gererek onları koruyan, yurttaşları ayrımcılığa tabi tutan yaklaşımları nedeniyle İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu,

Bilimsel düşüncenin ve özgürlüğün yuvası olan üniversitelerden sorumlu olan ve bu nedenle toplumun tüm kesimlerine eşit davranması gerekirken kadınlara ve lgbti+ yurttaşlara cinsiyetçi söylemleri ile buna aykırı davranan YÖK başkanı Yekta Saraç’ı

Bulunduğunuz yerler bu davranış biçimini ve bu dili kabul etmez diyerek istifaya çağırıyoruz.

Kadınların özgürlüklerinden vazgeçmeme direncinden güç alıyor, ne yaparlarsa yapsınlar kadın mücadelesinin bir adım bile geri götürülemeyeceğine inanıyor ve bu onurlu mücadelenin bir parçası olmaktan gurur duyuyoruz.

Kaynak: www.izmirbarosu.org.tr/